Borsa Bilgileri

4 Eylül 2010 Cumartesi

Merkez Bankası tahmin modelini değiştiriyor

 Gazetenin 10 ağustos 2010 tarihindeki haberinin başlığı dikkat çekici: ‘Merkez Bankası hatalı tahminlerden sonra tahmin modelini gözden geçiriyor.’ Alt başlık ise şöyle: ‘Resesyon olacağını tahmin edemeyen ve enflasyondaki yükseliş eğilimini öngöremeyen Merkez Bankası tahmin modelini gözden geçirip yenilemek için 7 milyon liralık kaynak ayırdı.’

Haberin devamında enflasyon hedeflerinin sürekli ıskalanmasının ve ileriye yönelik olarak yapılan enflasyon tahminlerinin bir sonraki enflasyon raporlarında önemli ölçüde değiştirilmesinin, Merkez Bankası’nın temel amacına ulaşmakta başarısız olacağı görüşünü yaygınlaştırdığı vurgulanıyor. Son elli bir ayın kırk ikisinde enflasyonun hedefin üzerinde kaldığına dikkat çekilen yazıda, Merkez Bankası Başkanı’nın yedi kez Hükümet’e mektup yazarak bu başarısızlığın nedenlerini açıklamak zorunda kaldığı belirtiliyor.
Bir de çarpıcı örnek var: Küresel krizin iyice şiddetlenmesinden sadece birkaç hafta önce yayınladığı Enflasyon Raporu’nda (Ağustos 2008), 2009’da ekonominin küçülmeyeceğini, ama büyüme de olmayacağını tahmin ettiği belirtiliyor Merkez Bankası’nın. Oysa 2009’da ekonominin yüzde 6.6 oranında küçüldüğüne dikkat çekiliyor.
Uzmanların ilk belirlemelerine göre kullanılmakta olan modelin temel eksikliği şu: Model, genel olarak finansal piyasalardaki, özelde de kredi koşullarındaki değişikliklerin ekonomi üzerindeki etkilerini yeterince yansıtmıyormuş.
Buraya kadar yazdıklarımda şimdi şu değişiklikler yapayım: ‘Gazete’ değil de ‘Telegraph’ olacak. ‘Merkez Bankası’ yerine ‘İngiltere Merkez Bankası’ gelecek. ‘7 milyon lira’ yerine ‘3.5 milyon sterin’ koymam gerekiyor. Geriye kalan ise aynen yerinde duracak.
Evet, bu haber İngiltere Merkez Bankası’nı ilgilendiriyor. İleriye yönelik tahmin yapanların işlerinin ne kadar zor olduklarını gayet güzel anlatıyor. Üstelik bu tahminleri yapan, tahminlere göre faiz kararı vermek durumunda olan bir merkez bankası için işin zorluk derecesi inanılmaz artıyor.
Türkiye’de de enflasyon tahminleri açısından durum farklı değil. Ağustos ayının başında bu diziye başladığımda, hem tahmin hatalarını gösteren, hem de tahminlerde sık aralıklarla yapılan önemli değişiklikleri özetleyen bazı tablolar vermiştim. Tekrarlamama gerek yok.
Enflasyon hedeflemesi rejiminin bizdeki uygulamasında neyin aksadığını ve dolayısıyla bu aksaklığa karşı ne yapılması gerektiğini sanıyorum yeterince ele aldım. Enflasyondaki temel göstergelere değil de ana tüketici enflasyonunun kendisine tepki vermek, artık giderek bana çok daha anlamlı geliyor. TCMB’nin bu alternatifi ciddi biçimde düşünmesi ve tartışması, hem kendi kredibilitesi için hem de herkes için yararlı olacak.
Ama iş ileriye yönelik tahminlere gelince, aynı keskinlikte ve açıklıkta bir öneri geliştirmek zor görünüyor. İngiltere için geçerli olan, Türkiye için daha çok geçerli. Çünkü bizim gibi ülkelerde enflasyon dış koşullardan çok etkileniyor ve tahmin yapmak gerçekten oldukça zor bir iş. Ama ne yapalım ki faiz kararlarını alabilmek için TCMB’nin bu tahminlere ihtiyacı var.
TCMB temel enflasyon göstergelerini tahmin ediyor. Sonra enerji fiyatları ve gıda fiyatları gibi değişkenlerin tahmin ufkunda alacakları değerler için farklı senaryolar oluşturuyor. Bu senaryolarda ortaya çıkan sonuçları, tahmin ettiği temel enflasyonun üzerine ekleyince de farklı senaryolar altında, tüketici enflasyonu tahminine ulaşıyor. Bu kadar basit değil; ama kabaca böyle. Düşünülebilecek bir alternatif, senaryoların daha muhafazakâr (kötümser dememek için) oluşturulması olabilir.
Bu, bir anlamda, mühendislerin yaptıkları hesaplamalarda bir de ‘güvenlik faktörü’ kullanmaları gibi bir şey. Geçmiş tecrübeler enflasyonun bir türlü düşmediğini gösteriyorsa, güvenlik faktörünün ‘artı enflasyon’ şeklinde eklenmesinin bir sakıncası olmamalı.
Fatih Özatay - Radikal - 02/09/2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder